MobilSosyete.Com Kamerali Chat, Goruntulu Sesli Mobil Sohbet Siteleri

Mobil Sohbet Girişi


 

 

 

* Mobil bağlan, binlerce insan ile sohbet et

 

 

 

 

Canlı Seçim Sohbetleri


Canlı Seçim Sohbetleri

Siyasetçi sohbeti, Siyaset sohbetleri, Ekonomi, deprem ve seçim… Bu gündemlerin arasında işçiler de hakları için direniyor. Omega Motor, Gamak ve Mata Otomotiv’de çalışan işçiler, seçim öncesi değişim ihtiyacını daha fazla dillendiriyor.

SİYASETÇİ SOHBETLERİ

Omega Motor, Gamak, Mata Otomotiv… Son dönemlerde işçilerin “Artık yeter” diyerek mücadeleye giriştiği onlarca fabrikadan birkaçı. Bu fabrikalarda işçiler ek zam mücadelesi, sendikal hak ve sendika seçme özgürlüğü için mücadelelerini sürdürüyor. Deprem, seçim ve ekonomi… Ülke gündeminin bu yoğunluğuna İstanbul’da bulunan fabrikalarda verdikleri hak arama mücadeleleriyle işçiler de ekleniyor. İşçilerin gündeminde direnişlerinin yanı sıra yaklaşan seçimler de var. AKP’ye oy vermeye devam eden işçiler kimi sorunların yaşandığını belirtirken, oy vermeyen işçiler ise değişim ihtiyacını önceki dönemlere göre daha fazla dillendiriyor.

Ümraniye’de bulunan, Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Gamak’ta işçiler, ek zam mücadelesinde yanlarında olmayan ve patronla birlikte hareket ettiklerini söyledikleri Özçelik-İş’ten istifa edince, 30’dan fazla işçi işten atıldı. Açlık sınırının altında bir ücretle yaşamaya itiraz eden, yanlarında olacak bir sendika taleplerini sürdüren işçilerin mücadelesi işten atmalarla baskılandı. Gamak işçileri, sendika seçme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırıldığı, eve ekmek götürebildikleri, mali bir endişe duymadan ailesiyle dışarıda vakit geçirebildiği bir yaşam istediklerini söylüyor.

“VERGİ ZAMANI BİZİ GÖRÜYORLAR”

5 yıl çalıştığı Gamak’ta sürekli fazla mesai yaparak geçinen ve çocuklarının yüzünü dahi doğru dürüst görmediğini söyleyen bir işçi, işten atmalara ve iktidarın sessiz kalmasına tepkili: “Cumartesi pazar günleri, tatil dönemleri hep çalıştım. Emek verdik, sendikayı istemediğimiz için işten atıldık. Bu hak mı, hukuk mu, adalet mi? Burada sendika patronla iş birliği yapıp bizi attı. Ama burada sıkıntı sendikada değil. Bizim sistemimiz bozuk. İdareciler, iktidardakiler işçinin halini görmüyor ki. Gelip bakmıyor, burada bu işçiler ne yaşıyor, neden işten atılıyor diye. Devlet işçisine sahip çıkmıyor, zaten hiçbir zaman işçinin yanında olmadı. Sadece vergi zamanı bizi görüyor, kesiyor vergiyi. Kim istemez aldığın, kazandığın ihtiyaçlarını karşılasın? Ben istemez miyim, ailemi alıp bir döner yemeye, dışarıda bir çay içmeye götürmek? İstemez miyiz çocuklarımızı, ne kadar paramız gidecek diye kaygılanmadan gezdirmek? Aldığın belli, fazla mesai yapsak bile ayın sonunu göremiyoruz…”

“YETKİLERİ BİRİNE VERİRSEN SONRA BAŞ EDEMEZSİN”

“Adalet” kavramı Gamak işçisi için oldukça önemli bir yerde duruyor. “Adalet ve Kalkınma Partisiyle ilgili ne adaletten ne de kalkınmadan bahsedilebilir” diyen işçi şöyle devam ediyor: “Ak Parti’nin adında adalet var. Ama adalet sadece yazıyla olan bir şey değil. Adalet insanın vicdanıdır. İnsanın vicdanı varsa zaten adalet vardır. Ben 17 ülkede işçilik yaptım. Ama inan, işçiye bu kadar az değer veren bir ülke yok. Bizim insanlarımız niye Avrupa’ya kaçıyor? Demek ki ekmek o tarafta. Lafa geldi mi ‘adalet’. Deprem vergisi verdik o kadar. Şu İstanbul’da Cenab-ı Allah vermesin, bir deprem olsa… Bunun önlemini almak bu kadar zor değil. Ülke bir deprem kazanının içinde kaynıyor, buna rağmen bu işten hiç anlamayanlar kafasına göre bina yapıyor. Ben gidip işçi halimle doktorluk yapsam olur mu? Ama bu memlekette parası olan her şeyi yapıyor. 3 milyona satılıyor bir de daire. Ülkenin yöneticileri de dönüp demiyor ki, ‘Ne oluyor’ diye. Yani ne barınmada ne yaşamada ne ekmekte… Memleketin hiçbir yerinde adalet yok. Adalet olsa memleket böyle mi olur? Tek adam sistemi dediler, her şey daha hızlı, istikrarlı olacak dediler, hani? Deprem bölgesine bile üç dört günde gittiler. Bağıra bağıra öldü insanlar. Derler ki köleler kralları kendileri yaratır. Bugün bir insana, kim olursa olsun tek insana yetki verirsen o insanla zaten baş edemezsin. Bu sendikada da böyle. Halkın da yetkisi müdahalesi olmalı. Halkın oyu o yetkiliden daha yüksek. Ben getirdim onu oraya, bizim vergimizle var oluyorlar. Güç bizim gücümüz aslında…”

esohbetim.com, mobil chat, esohbetim.net sesli sohbet, mobilgeveze.com kameralı chat, okeyazram görüntülü sohbet, seslihepkal.

“BU SESSİZLİĞİ ÇIĞLIĞA DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”

Kendisini 35 yıllık CHP’li olarak tarif eden ancak bu seçimlerde Emek ve Özgürlük İttifakına sıcak baktığını ifade eden işçi bu değişimi şöyle açıklıyor: “İnan bugüne dek devletten hiçbir şey istemedim, şükürler olsun elimiz ayağımız tutuyor. Ama muhalefet en azından düzgün bir politika yapsın. Seçimler yaklaşıyor, çık projelerini anlat. Geldiğimiz noktaya bak. 6’lı masanın adayı çıksın, desin ki mesela emekliliği gelen herkesi yaşını beklemeden emekli edeceğim. Ama yok. Böyle siyaset olmaz. Çık kardeşim, fabrikalar kuracağım de ya. Hastaneler açacağım de. Ne bileyim yapacaklarını söyle.”

“İşçiler arasında 20 yıl boyunca kutuplaştırma ve ayrıştırma politikalarıyla birliği bozdular” diyen Gamak işçisi bu kutuplaştırma politikasından oldukça şikayetçi: “Alevi, Sünni, Kürt, Türk böldüler ülkeyi de fabrika içindeki işçileri de. Ancak adım adım birlik olmamız lazım. Fabrikada, tehditle, baskıyla, işten atmayla susturmaya çalışıyorlar hep. Ülkede de durum bu, ses çıkaranı susturuyorlar. Birlik olmamız, bilinçli olmamız lazım. Bugün sendikalardan ses çıkmıyor. Bu sessizliği çığlığa dönüştürmeliyiz…

İŞÇİ İÇİN ÇOK BİR ŞEY DEĞİŞMEZ AMA BELKİ BİRAZ RAHATLARIZ”

Sendikalaşma nedeniyle işten atmaların yaşandığı Omega Motor’da çalışan Türk Metal üyesi işçilerin mücadelesi de devam ediyor. Büyük bir baskı altında sendikalaşmaya çalışan işçilerle bir masa etrafında karşılıklı sohbet ediyoruz. Ekmek mücadelesi de politik, bu yüzden konu dönüp dolaşıp siyasete geliyor. CHP’li, TİP’li ve AKP’li olan üç işçi, birbirlerini kırmamaya çalışarak fikirlerini aktarıyor.

CHP’ye oy verdiğini söyleyen Omega işçisi, 6’lı masayı destekliyor. Aslında işçiler açısından çok bir şey değişmeyeceğini ancak yine de demokrasi, laiklik, özgürlük alanında bir rahatlama olacağını düşünüyor: “Bu seçim işçi sınıfının daha özgür hareket etmesi açısından da bir değişim yaratabilir. Fabrikada kimse memnun değil durumundan. Aldığımız ücretleri Omega’ya bağlayamazsın tek başına, siyasete bağlanıyor bunun ucu. Fabrikada arkadaşlarla çok uzun uzun sohbet edemiyoruz ama hepimiz aynı dertten muzdaribiz. Demek ki bir yerde bir yanlış var. Bu sıkıntıdan kurtulmayı bu iktidarla çözemeyiz, 20 senedir çözülmedi işte. Ben 6’lı masanın desteklenmesi taraftarıyım. Çünkü artık bıktık. Cumhurbaşkanı kararıyla grev yasaklanıyor. İşçilerin her hamlesinde iktidar karşısına dikiliyor. İşçiler, emekçiler yan yana gelince terörist ilan ediliyor. Şimdi bizim böyle yan yana gelip bunları konuştuğumuzu görseler belki terörist diyecekler. Ben 6’lı masanın sırf Erdoğan’ın gitmesi için desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Tek adam rejiminin gitmesi lazım. İnsanca yaşayacağımız ücret alabileceğimiz, işten atılma kaygısı yaşamadığımız, sendikal demokrasinin olduğu, sendika seçme özgürlüğünün olduğu bir ülke istiyoruz. Mahallemde benim çocuğumu göndereceğim bir okul yok, imam hatibe vereceğim mecburen. Ben Alevi’yim. Eğitimin dinden ayrılmasını, laik bir eğitim ve siyaset istiyorum, siyasetin dini dayatmadığı bir sistem istiyorum artık.”

“YAN YANA GELİRSEK DEĞİŞİR HER ŞEY”

TİP’in Meclisten Omega direnişine verdiği destek sonrası TİP’li olmaya karar verdiğini söyleyen bir işçi ise “Burada hepimizin ideolojileri farklı ama ezilen biz işçileriz. O yüzden biz kazanalım istiyorum. Fabrikada, Alevi, Kürt, Sünni herkes var. Herkes yaşam şartlarından rahatsız. Hak mücadelesinde de birlikteyiz. 6’lı masa gelse de fazla bir şeyin değişeceğini sanmıyorum, çünkü o da patronun, sermayenin yanında benim için. Burada sırf Erdoğan’ı devirmek için geliyorlar. Burada işçiler için ortaya koydukları hiçbir vaat göremedim. Millet İttifakı sürekli ‘Parlamenter sistem gelecek’ diyor. Bana yeni bir vaadi yok. Beni heyecanlandıran bir şeyi yok. Eskiyi geri getirecek. Ama yeni bir şey katmalı. Çözüm üretsin bize. He ama ne olur; nefes alırız, özgürlükler açısından. Farklı biri gelsin bakalım ne olacak görelim. Ben Emek ve Özgürlük İttifakını destekliyorum. Ama 6’lı masa, çağıracaksa herkesi çağırmalı o masaya. HDP’yi dışlamasını doğru bulmuyorum. Güvence vermesi lazım bana, insanları Türk, Kürt diye ayırmayacağına dair. Bak şimdi biz aynı masadayız farklı siyasetten işçiler olarak, birlikte sendika mücadelesi veriyoruz, birlikte ekmek mücadelesi veriyoruz. İşte iktidar bunu istemiyor, çünkü biz yan yana gelirsek değişir her şey” diyor.

“HER ŞEY DÖRT DÖRTLÜK DEĞİL AMA…”

AKP’oy veren işçi yaşam şartlarından şikayetçi ancak yine de bir istikrar endişesi nedeniyle Millet İttifakını çözüm olarak görmediğini anlatıyor: “Ben Ak Parti’liyim. Çok fazla siyasete girme taraftarı değilim ama laf lafı açtı. Benim oy vermemin nedeni Millet İttifakında beni çeken bir şeyin olmaması. Ben muhafazakar milliyetçiyim. Körü körüne Türkçülüğü, ya da Müslümanlığı savunan değil de ikisini harmanlayandır benim gözümde muhafazakar milliyetçi. Bana da şu anki siyasi ortamda en yakın Cumhur İttifakı geliyor. Millet İttifakında 6 tane benzemez parti, hiçbiri ideolojik olarak birbirine yakın değiller. En ufak şeyde dağılacak, şu anda da ortada zaten bu. Bu bana çok ilerisi için güven vermiyor. İstikrarlı işleyecek bir ittifak gibi gelmiyor. ’90’larda da koalisyon partileri vardı, çok uzun ömürlü olmadı. Ülke toparlanamadı. Millet İttifakının da öyle olduğunu düşünüyorum. Şu an her şey dört dörtlük demiyorum, ekonomi kötü ama… Vatan toprağına sadık, bölünmemesi için mücadele eden bir iktidar olması benim için önemli. Benim oy vermemin sebebi vatan, bayrak, millet. Ekmek de var tabii, biz de aile geçindiriyoruz sonuçta. Ama vatan olmadan da ekmek olmaz. Bugün Ukrayna’da savaş var. Böyle bir durumda olmak istemeyiz. En başta güçlü bir devlet olması gerektiğini düşünüyorum. Diğerlerinin bu ülkeyi daha güçlü yapacağına inanmıyorum. Biz hepimiz bu masada ayrı pencereden bakıyoruz, ama hepimiz ekmek mücadelesi veriyoruz işte. Biz ortak noktada buluşma derdindeyiz bu sendika mücadelesinde. Her dönem, her gelen birilerini ezdi. Bu ülkede türbanlı da Alevi de Kürt de sıkıntı çekti. Ben bunların olmamasını isterim. Şu an bana göre ezilen yok ama diğer arkadaşlara göre vardır…

MATA İŞÇİSİ: “DEĞİŞİM HEP OLUR, BURASI DA DEĞİŞİMİN SİMGESİ”

Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Mata’da da işçiler ek zam için mücadele ediyor. İşçiler geçinemedikleri, hayat şartlarının günden güne zorlaştığı tabloda ücretlerin iyileştirilmesini isterken Birleşik Metal-İş yöneticileri de yaptıkları konuşmalarda sık sık ekonomi üzerinden iktidara eleştiri yöneltiyor. Görüştüğümüz bir Mata işçisi de farklı düşünmüyor, ancak muhalefetin tutumunu da eleştiriyor: “Değişim her zaman olur. Bak burası da değişimin bir simgesi. Burada Ak Parti’li var, CHP’li, MHP’li var. Ama bugün Selocan’la halay çekiyoruz, yeri geliyor horon tepiyoruz. Aramızda fark yok, bizi birbirimize düşürenleri aramızdan çıkarmamız lazım. Bu hükümetin gitmesi lazım, kim gelirse gelsin değiştirmeli, hesap sormalı. Muhalefet doğru hamleler atarsa süreç değişir tabii. İyi örgütleyebilirsen değiştirirsin. Ama halkı örgütlemektense başka başka tartışmalar yürütüyorlar. Bak mesela deprem oldu, kaç can gitti. Bu depremde insanların tepki göstermesine hak veriyorum. ’99 depreminde AKP, ‘Bu hükümet iş yapamıyor’ diyerek geldi. Bu depremde onlar ne yaptı? Gitmeleri lazım. İstanbul’da da bir deprem olacak, bunun önlemini onlar almayacak, bizim almamız lazım, onu da hesap sorarak yapmamız lazım. İnsanlar 2 milyona ev alıyor, ama mezarlık alıyor aslında. Zaten hükümet çöküşteydi, depremle tam çöktüler, ama bunu asıl çöktürecek olan işçilerin kendisi, o da biraz zaman alacak sanırım. Bu işçiler (Mata’daki direnişi gösteriyor) hayatı boyunca o yumruğu kaldırmadılar, bak şimdi kaldırıyorlar. Sen o aracı kurarsan o yumrukların hepsi bu ülkede bir gün havaya kalkabilir. Sonuçta ektiğin tohumları biçersin.



Bir cevap bırakın.